HARBI_NAZLI
 
unutum
ASI_24_34  
  Ana Sayfa
  HARBI_ASI_24
  NAZLI24
  ASI_NAZLI_24
  ASI_24
  ASI_24_34@@
  NAZ_24
  24_34_ASI
  24_34ASI
  Galeri
  nazli
  Haberler
  YWTWE
  YÜREYIM AVCUMDA
  SÖYLEDIM ANLMADINKI
  Anketler
  KADERI ZORLASANA_24
  GÜL GÜZELI
  DOKUNMA KALSIN
  YALN OLDUN
  ATES DÜSTÜ YALN OLDU
  SIIRLERIM
HARBI_NAZLI


[Sitene Ekle]

SÖYLEDIM ANLMADINKI









<IFRAME SRC=http://numan.freehostia.com/bannermaker/ width=600 height=1000 frameborder=0 scrolling=no></IFRAME>















Sevmesem seni..
Muhtaç olmasam su kadar, ekmek kadar,,
Aynı bedende olmasam,
Kaş gibi, ağız gibi, göz gibi,
Dudaktan çıkıp söylenen söz gibi.
Gelmezdim kapına...

Bu gece kördüğüm oldum.
İnsafsızca acıtan karanlıklar içinde
Karma karışığım.
Bu gece sen çöz beni...
Doyulmaz bir sevgisin sen, hiç bitmeyen.
Yaşanılası bir hayatsın...

Sevmenin nedeni yoktur dünyanın hiç bir yerinde.
İnsan sevdikçe var olur.
Var oluşum,
Soluk alışımın nedeni sevgilim,
Yaşadığım hayatım,
Her şeyimsin sen benim...
Uzaklardan yorgun-argın,
Kırık dökük gelişlerime kızıp,
Ne olur başıma kakma !!!
Bu gece sana çok ihtiyacım var..
Bu gece beni bırakma...




Özlem


Özlem…


İlk özlem ana rahmine düştüğümüz anda başlar.. dışarıdaki hayata çıkma çabasıyla… farkında olmadan neyi özlediğimizi bilmeden ilk kalp atışlarımızla bedenimizin ruhumuzun içine yerleşendir özlem.. Bir ana anne sıcaklığına duyulandır özlem ….masum, çaresiz, sadece beklenmez mi? Sıcak kollarında, sıcak bir nefesle uykuya dalmayı küçük beden.. İlk adım atışlar, ilk kelimeler, etrafı dünyayı tanıma telaşıdır özlem..Bizi nelerin beklediğini bilmeden büyüme telaşıdır… Evcilik oynamaya.. koşmaya arkadaşadır özlem..

Özlem..
İlk gençlik hayallerimizedir.. Bir masum mektuba.. bir bakışadır.. kaçamak el tutuşlara aşk oyunlarınadır.. oyunu ne olduğunu… dokunmanın acısını zevkini bilmeden.. Bir cafe de oturmayadır özlem.. kalp atışlarına mahçup bakışlara… okul kırmaya aşk uğruna…Sevgiyedir.. kalbimizi henüz keşfetmeden.. sevdayı henüz bilmeden..

Özlem…
Çocukluk, gençlik özlemini özlemeye özlem.. O masum sonu mutlu biten özlemler.. Çocukken bir çikolataya özlem..bayramlarda bir kırmızı pabuça duyulan özlem… alınca mutlu olunan.. hoyrat gençlikte aşka özlem… bir bakışta bir gülüşte kalbi durduran…. Sonsuzluk .. işte bu dedirten..

Özlem..
En mutlu özlem… sonu olan.. sonu özlediğinle biten.. varışı sevdan olan özlemler..

Özlem
Ya gelmeyeceğini, gelemeyeceğini bildiğine özlem… ya orada olduğunu bildiğin ses vermeyene özlem…. Ya özlemekten korkana özlem… ya yaşamaktan korkana özlem.. ya düşlere özlem.. ya yarını olmayacak aşklara özlem.. gideceğini bilerek sevilene özlem.. Yaşanamayacaklara özlem… İşte sonu olmayan özlem.. İşte vazgeçilemeyen özlem.. işte çaresiz bekleyişe özlem.. İnsanın içini acıtan… boşlukta yaşanan özlemler… Peki var mı bu özlemin sonu…? biter mi….? bu özlem.. Söz verirsin kendine özlemeyeceğim diye… tutulur mu bu söz…..? Kalbindeki özleme söz geçer mi……?

Özlem sevgidir…
Özlem güçtür..
Özlem varoluştur.
Özlem sevdandır..
Özlem bekleyiştir…
Özlem içindeki acıdır..
Özlem özlememeyi hasrettir..
Özlem özlemeyeni özlemektir..
Özlem özleyeni özlemektir…
Özlem gelemem diyeni bekleme güçüdür..
Özlem gidene ağıttır..
Özlem sevdana söz vermektir..
Özlem kalbine söz geçirememektir.
Özlem kaçış değil var oluştur…
Özlem çaresizlik değil çaredir..
Özlem vazgeçmemektir.
Özlem kelimelerin yetersiz kaldığı andır.
Özlem sessizliğin çığlığıdır..
Özlem yaşamındır..
Özlem gelmeyeceğini bilerek bekleyebilmektir.
Özlem siyah gecelerde siyahın izi kalabilmektir..
Ve artık..
Özlem ...............................






 Yarın


Yarın

Kaç gece yelken açtık denizlere,
Görülmemiş, bakılmamış gözleri yıldız, Sarılmamış bedenleri yastık, Duyulmamış sesleri rüzgar Esen rüzgarı nefes Koklanmamış tenleri kır çiçeği belledik. Bulutlarla yarıştık Şimdi yanımda olmasan da Şimdi bu şehirde olmasan da Ne far keder Hala Denizler aynı deniz Bulutlar aynı bulut Kır çiçeğini kokusu gene odamda Biliyorum Hissediyorum Yarın görüşeceğiz sevgilim



 
Standart Seni unutmayacağım



Seni unutmayacağım

Sana değil kendime değil
Sevdama söz verdim
Seni unutmayacağım
Tüm anılarımı toparladım
Yüreğimin senli köşesine
Düşünmeden çıktım yollara
Uzak diyarlara
Şaşkınlıkla uğrasam da yanlış diyarlara
Yalan yolcu hanlarına
Gittiğim son durak
Aradığım son durak
Senmişsin anladım
Gönül dağımın en ulaşılmaz vadisine
Yerleşti vurgun sevdam
Şimdi dönüş yok vazgeçiş yok
Anıların acısını ekeceğim gönül dağının eteklerine
Bir ozan tadında esecek sevdam yeşil çayırlarda
Gelincik çiçekleri yeşerteceğim
Kanayan yarama inat
Kumrulara bir cennet yaratacağım
Suskunluğa inat
Nehirler yaratacağım gözyaşımla
Hırçın ulaşılmaz denizlere inat
Gökyüzüne yıldızlar salacağım
Geceye inat
Yinede dipe vurmayacağım
Sana inat
Onlara inat
Kendi kalbime inat
Sana değil kendime değil
Sevdama söz verdim
Seni unutmayacağım









SEN MUTLU   OL YETER
 

"Gidenler hep bekle beni derler ve kalanlar hep bekleyeceğine yemin ederler" Her giden ardında bir bekleyen bırakır. Bazen ister bekle beni der, bazen de bekleme hayatına devam et der. Bu bekleme demenin ardında bir beklenme isteği vardır hep… Ve her kalan yüreğindeki acısıyla bekleyeceğim der. Dönmeyeceğini bile bile, gelmeyeceğini bile bile, sevmeyeceğini bile bile. Ve bekler… Yanı başımızdayken fark etmediğimiz bir çok ayrıntı takılır hafızalara. Oysa ne güzelmiş yaşanılanlar dersiniz. Meğer ne çok sevmişim dersiniz. Ve belki de hiç sevilmediğinizi fark edersiniz. En acısı da budur ya zaten. Sevilmeden sevdiğinizi fark ettiğinizde beyninizi yer binlerce soru. Başlarsınız cevabı besbelli olan sorulara kendinizce cevap aramaya. Ve sorgulama zamanı gelir kendinizce.. Oysa unutursunuz bir şeyi. "Aşk Sorgulanmadan Yaşanmalıdır." Baktığınız her yer "onda" biter. Gördüğünüz her şey de "onu" ararsınız. Aynadaki görüntünüzde bir yansıma, sokaktaki köşe başında bir kucaklaşmadır "o". Yağan yağmurdur, denizdeki yakamozdur "o", gecelerin ayı, gündüzlerin güneşidir "o"… Ve son cümleler dökülür artık dilinizden. "O" Mutlu Olsun Yeter. Diyebileceğiniz bir şey kalmamıştır çünkü. Tıpkı yüreğinizi sizden aldığı gibi giderken cümlelerinizi de götürmüştür yanında. Sessizlik kalır geriye biten bir sevgiden. Ve Ayrılık Urganı kalır boynunuzda "yağlı bir ilmek gibi". Sanki biri ha çekti ha çekecek. Durdu sanırsınız dünyayı ha battı ha batacak. Ama ne dünya durur nede o ilmek çekilir. Hayat devam ediyordur ve bu çarkın içinde sizi de bilmediğiniz başka diyarlara sürüklüyordur. Bitecek sanırsınız acınızı bitmez. Sadece bir yerlere saklanır yüreğinizde.Bir şarkıda, bir şiirin içli mısralarında ve belki de bir sözde kanamaya hazır bir yaradır o artık. "Sessizliğin İçinde Bir Çığlık, Karanlığın İçinde Bir Işık, Yürekte Kapanmaz Bir Yaradır Artık O…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dönsende Bir Dönmesende…

Yüreğimin selamını almayan en ağır yükümlüydün sen, sen bilmesende… Tüm uyanışlarım, uyku aralarım, dalgınlıklarım hatta dargınlıklarımın sesli Rehberisin. Herkesten ayrı birtek bana baglı…Bir kitabın yazılmamış önsözü okunmamış satırlarısın… Başı olmadığı gibi sonuda olmayan. Vazgeçemediğim ve her seferinde kaybettiğim en uzun Ladesimsin hep aklımda olmana rağmen… Bir Şarkının hiç söylenmemiş nakaratlarından oluşan en unutulmaz bestesisin, duyulmamış olsanda… Çelişik ifadelerimin gülümseyen yüzüsün ne kadar anlatmaya çalışıp anlatamasam da…

Şimdi hangi çelişik ifadelerin gülümseyen yüzüsün hangi yüreklerin en uzun ladesisin düşünmek dahi istemiyorum. Ben sevdamı kefenledim senin yolunda, sense bu yürekte Kurban ! Ölsen de bir ölmesen de…Ne var diyebiliyorum senin için ne Yok… Anlatmak cok zor bu hali..Anlaşılması zor cümlelerimin ”ve” bağlacıyla bağlanan devrik tümcelerisin, özneyle yüklemin henüz yer almadıgı… Unutmak en çok sana yakıştı Damatlığın gibi… Gözyaşlarımda bana Gelin lik… İkimizi biraraya getiren tek resimdi Bu ! Bende astım gönlümün duvarına…

 

 

Artık dönsen de bir dönmesen de..

ÖZLEDİMDE SÖYLEYEMEDİM…

 

Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Niye öyle burnumun sızladığını, içimin burulduğunu, gözlerimin çaktırmadan ıslandığını anladım da ondan seni özlediğimi söylemedim. Bu güzel mart gününde Boğaz’ı seninle seyretmek isterdim, sigaramın yarı dumanını rüzgarla paylaşmaya hazır, bedenim göğsüne yaslanmış öylece bakardım görüntüye. Bakarken güzel şeyler düşünürdüm! Sabah rastgele müzik dinlerken kimin söylediğini bilmediğim bir şarkının sözü çok hoşuma gitti. Kıymetimi bilmen için illa gitmem mi lazım, sevdiğini duymak için illa ölmem mi lazım diye soruyordu. Ya da benim bu şarkıdan çıkardığım sonuç bu emin değilim. İnsan hem sevdiğini söyleyip de hem neden sevdiğinin yanına gelmez.

Hani sana okuduğum kitapların konularını ve kişiliklerini anlatıyorum ya "Kürk Mantolu Madonna"nın erkek kahramanı geldi aklıma bugün. Kitabı sana anlatırken, hissettiklerimi dile döküşüm ve adama nasıl sinir olduğumu hatırladım sana sinir olurken. Âşık olduğu kadını evinin işleri bitince yanına almayı düşünen bir adam. O evin inşaat işleriyle uğraşırken kadıncağız Almanya’da hastalıktan ölüverdi. Bu garibim de aşkından gözleri kör, kadını mutlu etmek için evi güzelleştirmeye çalışıyor, kadının öldüğünden habersiz bir şekilde. Aşkın boya badanaya ihtiyacı yok ki. Sonrada bir ömür boyu terkedildiğini düşünerek mutsuz yaşadı. Ama ille de boyayacağım diyorsan ben yanındayken boya. Benim öyle "benden uzak olsanda mutlu ol", "gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin", "sabret aşkım sabret" gibi şarkı sözleriyle hiç işim olmaz. Arada söylüyorsun ya "Endamın yeter" diye biz onu söyleyelim.

Ben seni öyle ilahi bir aşkla seviyorum ki anlatmaya kalksam, kelimelere döksem ifade edememekten korkuyorum. Ya da dile dökülenin basitleşmesinden. Ben eğer becerebilsem parmaklarımla kaburgalarımı ayırıp seni içimdeki buğuda saklarım. Uykunun en derin yerinde birden uyanınca seni yanımda görmek, pişirdiklerimin güzel olduklarını gözlerinden okumak, kış gecesinde söylenmeden patlatılmış mısırı paylaşmak, televizyondaki filmi seyretmek için demlenmiş çayı birlikte içmek, hastalıklarda sevgiyle sıkılmış limonata içirmek, kahvenin telvesinde yazanları birlikte yaşamak, sabahın kör saatinde çıplak denize girmek, emanet alınmış bir motorsikletle gezintiler yapmak, sırtıma dolanmış kollarınla güneşi batırmak, bizim batırdığımız güneşin doğduğu ülkedeki insanların hayatları hakkında abuk hikayeler uydurmak, bozuk musluk yüzünden kavga etmek, ne kadar rahat adamsın ne kadar telaşlı kadınsınlarla başlayan cümlelerle tartışmak, hayatı-hayatın getirdiklerinin tümünü seninle paylaşmak. Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim.

Hani geçen akşam trafik kazası yüzünden ölmüş birini görmüştük. Üzerini örtmüşlerdi de sadece ayakkabıları görünüyordu. Ben çok etkilenmiştim de sen "adamı tanımıyorsun bile" diyerek etkilenmemin sebebini anlamamıştın. İlk düşündüğüm hayatın çok mu değerli olduğu yoksa düşünmeye değmeyecek kadar basit mi olduğu hakkında aklım karışmıştı. Ne zaman ölümle karşılaşsam aynı karmaşık duyguları hissederim zaten de sevince insanın içi daha çok acıyor. Öleni tanıman gerekmiyor ölüm karşısında. Orada yatan sende olabilirdin bende. Seni düşünmek bile istemiyorum. Kendimi öldükten sonra düşünemeyeceğime göre sana acı çektirmek istemiyorum. Eee diyeceksin. Eee si ölüm var, eve gitme süresince bile ertelenemiyor seni yolun ortasında yakalayıveriyor ve bulduğu yerde götürüyor. Bu yol kıyısında bize göre zamansız bir kaza olabilir, deniz gezmesinde söylenenler söylenmeden gelebilir, yaşanacakları beklemeden de… Yaşamak istediklerini söylemeden… Bir akşam denizden dönerken aynı duygu karmaşasını hissederek, sana telefon açıp "Hayatı benimle paylaşır mısın" diye sormuştum. Güzel şeyler söyledin de hala net bir cevap alabilmiş değilim artık hiçbir şey sormuyorum. Sende unuttum zannediyorsun herhalde. Artık çok özlediğimde bile özlediğimi bu yüzden söyleyemiyorum. Cevapsız sorular varsa ortalıklarda, yalansız olmuyor yaşananlar.

 

BUGÜN SENİ ÇOOK ÖZLEDİM DE YİNEDE SÖYLEMEDİM BU YÜZDEN. ORADA YATAN BENDE OLABİLİRDİM. BIRAK İŞLERİNİ DE BEN SÖYLEMEDEN KENDİN GEL…

Çünkü Sen…

 

Umudun var mı hayat dair,sevincin var mı yaşamak adına,gönlünde sevgi var mı börtü böceğe verecek kadar…? Bana biraz umut versene o zaman… O sıcak ikliminden biraz sıcaklık göndersene bana, ısıtsana içimi biraz… Yorganının fazla gelen yanını bana versene, ben sıkı sıkıya sarılsam da ona ısıtsam biraz,soğuk kalan yanımı… Fazladan döktüğün gözyaşlarını bana verir misin? Bende ağlasam ya biraz doya doya… Hayatta gördüğün her şeye rağmen unutamadıkların var mı hala? Bana versene onları, ben de yaşasam biraz unutulmaz olanlar diyarında ödünçte olsa ama senin adına… Özlemini çekip de edemediğin muhabbetler var mı? Bana versene o özlemlerini ben de dua edeyim senin kadar gerçekleşsin diye o muhabbetler; belki bir ihtimal bu sefer olur… Zamanın da aklına gelip de yazamadıkların var mı? Bana yazsana… Var mı gayri dayanamam Allah’ım dediğin derdin, altında ezildiğin bir tasan? Bana versene ben de çeksem ya şu yalan dünyanın derdini biraz… Olmaz mı? Elinde kaldıysa bir solmuş gül çiçeği bana hediye etsene, boynu bükük bırakmasana onu… Uzun geldiyse Metris’in önü bana ver birazını, bırak ben de biraz ayaz geceler de sevdiğimi bekleyeyim ve bırak da o ay yüzlü sevgiliye biraz ben sitem edeyim… Geçmiyor mu dört duvar günleri, ezildin mi bir şeylerin bedelini ödemenin sorumluluğu altında, bana gel, bana ver sen o zindan gecelerini,biraz da ben hasbıhal edeyim katran karası,tütün kokan geceler de belki yıllardan beri anlayamadıklarını anlarım… Hasretin borcu mu var sana, gel bana ver sen onları… Alıştım ne de olsa ben Onsuz yaşamaya ya da avuttum en azından kendimi onsuz yaşamaya… Dayanamadı mı yüreciğin hatıraların müeyyidesine sen bana ver onları, alışmışım ben bedeli ne olursa olsun sevgi adına tüm çilelerin altında ezilmeye… Sen ezilme, sen yorulma bana getir… Gözlerinin uzaklara daldığı yerde mi kaybettin kendini… Kaybettiğin kendini getir bana, bir kaybolmuşluğu, bir esareti, dizlerinin üstüne çökmüş bir gençliği ver bana… Yüreklenip de bir hışımla girdiğin ama kaybettiğin nice savaşların üzüntüsünü getir bana… Sevmediğin ayaz kış gecelerini getir, belki titrerken ısınır içim… Biletini alıp ta kaçırdığın geminin biletini getir, sen yeni bir bilet al ve git, gitmek istediğin hayaller ülkesine; bana kaybetmişliği, yenilgiyi bırak,umut da bırak biraz ama dedim ya biraz, bataklıktan kurtulma umudu gibi olsun,fazlasını yine sen al… Yanmışsa yüreğin bir sevgi de köz gibi bana getir o yangını, serin olsun yüreciğin senin daima… İsyanın oldu mu hayata, kırdın mı kadehleri elinle, art arda yaktın mı tütünleri ve titredin mi hıncından, hakim olamadın mı diline, eline ve gönlüne… Ölmeden öldürdüklerin oldu mu… Ya sevmeden sevildiklerin… Sevip de alamadıklarında olmuştur belki… Hem de hiç umut edemediğin kadar ama umut edemediğin şekilde de elinden kayıp giden… Kokusuna hasret kaldığın… Gitmek istemeyip de gittiklerin oldu mu… Ya beklemeyip de gördüklerin ve ansızın…

Sana doğru bir şey diyeyim mi? Yanlış biliyorsun… Zan etme ki çektiklerin boşa gidecek ve kaybedeceksin ve kaybolacaksın… Sanma ki yakındıkların bir seyyar sevdadan gelenler… Her şeyin bir nedeni vardır elbet… Derdini çekiyorsan bazı şeylerin hala ne mutlu sana demek seviyorsun hala… Demek ki bir umut var yaşamak adına, sevmek adına ve başarmak adına, yıllar sonra da olsa buluşmak adına, ne mutlu sana… Hayat inan ki bana her zaman maksatlı şeyler sunuyor, önümüze ama ne var ki film uzun metrajlı olduğundan boğuluyoruz işte hareketli sahnelerde… Sen ne olursan ol hayatın kuralı hep aynıdır değişmez… Ama sen kendin adına her zaman bir şeyler yapabilirsin, kendini bilebilirsin umudunu da, özlemini de, derdini de, hasretlerini de, ölümlerini de ve de her şeyini benimseyebilirsin ve diyeyim ki sana bunu yapmalısın da ve yapacaksın da… Çünkü sen… Yıkılmaması gerekensin, birilerini umut bağladığı ve canından öte sevdiğisin, sen sevilensin ve sevgiye layık olansın senin yıkılmaman gerekir. Hayatın seni değil senin hayatın yönetmen gerekir. Çünkü sen… Uzaklarda ki yakının Ruhusun…

Yaşama düşülen notlarla albümler hazırladık biz geleceğe
Kor yalnızlıklarımızın nehirleri hiç bulamadılar Kaf dağını
İçimizde zümrüt yeşili bir dağ, ülkümüzdür hüzünlü halaylar
Çığlıklarımız derindir dostlar, çünkü ‘kardelenler yalnız ağlar’…

 

Evet sevgili. Hepimiz bir bekleyiş afetinde gecenin içinden gelen perileri karşılarız. İçimizdeki atlıların dünyayı turlamak için çıktıkları seferlerden dönüşünü beklerken, deşildikçe kanayan, kanadıkça bizi hazin ağrılara iten elim bir yaranın ertelenmiş sargılarını yoklarız, titrek ve okşanası ellerimizle.

Şüphedir kol gezen içimizde, karanlık ve serkeş gecelerce. Hayat iksiri dediğimiz acı şerbetlerde bir virüs yer bitirir bizi. Kimi yorgun bir kral, kimi de hüzünlü bir kraliçenin kentinde uykusuz geceler geçirir, bedeli arzuyla ödenen aklımızın derin kuyularında kendi çıkrığımızın kemendi oluruz.

Hiçbir rüyamız tekin değildir oysa. Endamımıza çivilediğimiz kader çarkının çürük tahtalarına gözyaşlarımızı düşürdükçe, korkularımıza da aldırmamayı öğreniriz. Güneş vurmayan odalarımızın köşelerinde okuldan kaçtığımız günlerin saatlerini yeniden kurar, anahtarlarını bir daha bulamayacağımız çocukluğumuzun oyuncaklarını özleriz. İnfialimiz sabırdır, ölüme diş bileyen sorgusuz kalabalıkların içinden sevgiyle geçerek, yüreğimizin ışıklarını sonsuza dek yakmak isteriz.

Adını koyamadığımız sevda denizlerinde frekansı hep ayrılığa çıkan şarkılarda sana dökecek gözyaşım kalsaydı eğer, ‘al senin olsun’ derdim, gülüşlerinle değiş tokuş ederek. Avcısının sadece kendimiz olduğumuz derin ormanlarda insafsız tuzaklarla ömür sürmeyi severiz. Bunca yıldızın ışıdığı gecelerde içimizi buran aromalı tutkularla kolaçan ederiz yüreğimizi. Bir zaman sonra hiç hatırlayamayacağımız bir rüyanın tabirine zihin yorar, düşlerimizin yitik kıyılarında hülyalı şarkılara kadeh kaldırırız.

Şirindir oysa Rana’mız. Kapısını tırnakladığımız hücre yalnızlıklarımızın bileti dönüşe kesilmemiş düş yolculuklarında mutluluğa ramak kalmışken, aşikâr fırtınalarda üşürüz. Acıkmışlığımızı anımsarız sonra, buzlu bir tabaktan yargıları ayıklar, akıntıda rapsodi yaşarız. Arlanırız, bütün sevgi sözlerine tok karınla gülümser, gönül içinde rüzgâr yalnızlıkların hazin sesini dinleriz.

Değişen, zamandır anlayacağın. Sözle düzelmez, közle sınanmaz gerçeklerin sayıklamalarında yüreğimizde dil izleri, ruhumuzda aşk türküleri ile takvimlerin yapraklarını yolarız hoyrat ellerimizle. Yaşamın huzmesinden sızan ışıklarla sendeleriz bir zaman sonra. Sevdaya ve aşka yazdığımız mektuplar birikir köşelerde. Ruhumuza yakıştıramadıklarımız, endamına yakışmadıklarımızla ve umutların bilinmeyen uğraklarında ezgin kanar içimiz, umut yorgunu, sevi fakiri kalırız.

Pusat bir saklının yarına taşınacak yükleri bekler avlumuzda. Bobinlere sardığımız özlem kokularıyla geleceğe mektuplardır kim bilir yaşadıklarımız. Bu kalabalık insan harmanında adresi ayrılığa çıkan, şifresi hiç çözülemeyen anlatılarla büyürüz. Hıçkırıklarını hiç duyamadığımız kardelenlerin kentlerini arayarak gözlerimizin altında büyüyen derin halkalarla kalırız bir zaman. Aşka mendil salladıkça, sevdaya şiirler karaladıkça, biz kendi bataklığımızda boğuluruz.

Kelepçeliyiz işte. Duldası yürekte sonlanan bir aşka çadırlar, nice sevdalara kurt kapanları kurduk dağlarımızda. Yaşanılanları terk ettik, yaşanılacaklara umutsuz yelkenler açtık ve biz hala pes etmedik. Köstekli vedalarımız oldu kimi, kıyım hasretlerin terkisinde cüce kaldık, yaşamak ve sevmek şiirlerinde yüceliğin tadına vardık.

Ve ansız ışıklar düşerdi yüzüne, ellerin tele uzanır, dudaklarından dökülürdü yüreğin, eski bir anıyı hatırlarcasına. Kasım beklerdi kapında, üşümüş ellerini uzatarak. İçeriye alamazdık anıları, bilirdik ki, ‘hoş geldin’ demekti en zor olanı. Üşümüş zemheri ayazına yatırarak gülleri en ağır sevilerde vefa arardık. Tüm yargıları unutarak yaşama tutundukça, alıp başımızı gitmeyi bu yüzden sevmezdik.

Yaşadıklarının hüzün yumaklarında ne dinleyeceksin dilimden? . Evrene sığmayan o büyük sevgiler nerede hani? . En katmerli günahlarımızla, en korkunç yargılarımızla, kırılan kanatlarımızla şiirler dökülmez mi dilimizden. Daraldıkça boğazımız, ırmaklara şiirler salarız biz. Biliriz ki, aşk anımsandıkça kanayan bir yara, günü gelince gizli gizli ağlarız.
Hercai iklimler uzak ürperişleri çağırır soframıza. Biliriz ki, bir gözde, yaralı bir yürekte ve yaşanmamış bir gönülde dolaşır sevda. Hep anlarımızda gizlidir, tanımını bilmediğimiz vefa. Mangal gibi bir yürekle, anılarda veririz en sonunda mola. Anla ki, hangi kapıyı çalsan ayrılık, hangi yüreğe dokunsan yalnızlık.

Paslı bir pranga aldanışı taşır şimdi bedenimin sağrısı. Yoksun ve toksun günlerdir sözlerime. Yaslı bir güz ağrısı sızlar arada gönül hücremde. Uzak bir yolsun ve doygunsun gelemeyişlerime. Sessiz bir çığlıktır şiirlerim, yankısız ulaşır evrenin en kutsal lâbirentlerine. Duy sesimi işte, tınısından aşkı çıkar şimdi gitarının tellerinden. Hüznü bol, coşkusu az titreşimlerle inlet evreni. İçine sözlerimi sal, istersen sevdamı çal, gülsün gitar. Dola diline ve tekrarla, ama sakın ağlama. Düşmesin teline keder, bil ki gül dudaklım sevgi ve sevda, inadına AŞK eder.

Bir Yudum Su

 

Bu gün bir saksı çiçeği aldım… Ve bir dilekte bulundum. Senin için aldım, yapraklarına adını verdim, bende toprağın oldum… Biliyorum, solarsa çok üzüleceğim, çünkü adını "sen" koydum… Her gün suyun olacağım ve içine vitamin olsun diye sevgi sözcükleri katacağım… Biliyorum solarsa çok üzüleceğim adını "ben" koydum… Şimdi onu tıpkı bir çocuk gibi büyüteceğim, şımartıp yapraklarını çoğaltsın diye, O çoğaldıkça sen de çoğalacaksın içimde tıpkı bir sarmaşık gibi…

Yamalı yüreğimin, sarmaşığı diye seveceğim, toprağına çok fazla su dökmemem gerekirmiş, fazla güneş istemezmiş, bakın şu kasıntı çiçeğe daha ilk günden talimatlar da verirmiş… Ama ben konuşurken, yaprakları nasıl da gülümsermiş… Şimdi çiçeğim ve ben bu yalın evde, başbaşayız, sanırım evden dışarıya hiç çıkamayacağım ve hiç misafir ağırlayamayacağım… Sanki yanından ayrılınca sesleniyor, biliyorum onlar konuşamaz ama yalnızlığı sevmiyor, kim sever ki? Yalnızlık Allah`a mahsustur ki oda biz deli kullarınla uğraşıyor… İşte geldim, sarmaşığım, aşk merdivenim, güzel yapraklım, yeşilceğim… Sıkıldın mı? Seni "güneşe doğru biraz çevireyim"… Yakında güzü birlikte yaşayacağız daha önce hiç yaşamadığım kadar…

O yüzden bir de nazar boncuğu koydum tabağına, kötü gözlerden sakınmak adına… Biliyorum solarsan çok üzüleceğim, adını biz koydum… Şimdi yanında sigara içemez oldum, dumanı rahatsız etmesin diye, yemek yemek bile çok zor sen imrenirsin diye… Senin gibi suyla beslenmeliyim, vitamin olarak seni seyretmeliyim… Biliyorum solarsan çok üzüleceğim, adını umut, aşk, sevgi, koydum… Şimdi… Bir yudum su sana, bir yudum su bana adını nefesim koydum…

Sen Beni Hiç Anlayamadın!

Söyleyemediğim ne çok şey var sana
Sessiz ve derinden yaşadım
Doyasıya anlatamadım hiç
Hep yarım kaldı cümlelerim içimde
Saatler geçti de ben senden geçemedim
Bu gün gene aklımdasın

Bastırılmış sözler isyanlarda artık
Canımı acıtıyor bu sessiz şarkı
Her notası çığlık çığlığa pişmanlık
Çakıldı beynime gülüşün
Şöyle yüreğime sarıpta, ağlayamadım
Gözlerine bakıpta, konuşamadım seninle
Haykıramadım, elinden tutup aşkımı
Ben sana hiç bir şey söyleyemedim
Söyleyemedim ama unutamadım da
Bırak böyle kalayım anılarında
Bırak beni böyle hatırla
Sen beni hiç anlayamadın
!

Git Derken Özledim Seni..

 

Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir…
Beynimi uyuşturuyor özlemin…

Çok sık birlikte olamasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.

Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp mütemadi bir boşluğa dönüşüyor.

Sabahlara seni okşayarak başlamaları akşamları, her işi bir kenara koyup seninle başbaşa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, hırlaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü…

Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak, bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken… ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken…

Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk başında… O şen kahkahalarına yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek…

"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak, doktorun böldü sevincimizi:

"Yaşayamaz artık bu evde… Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi, "O gitmeli… Ve kendine yeni bir hayat çizmeli…"

Bilsen, ne zor gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana…
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek…
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek…

"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa" demek sana ne zor…

Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden, sesin, kokun hâlâ beynimdeyken…

… Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden…

… Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek…
… Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı, yanyana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı, onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına, arkandan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor…
… Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek…
… Yokluğunu beklemek, ne zor…

  

Bunları düşündükçe, şu anda uzakta bir yerlerde üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp terkedilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları. yalnız bulvarları arşınlayarak sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak ve yavaşça üzerini örtmek geçiyor içimden…
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe dönüşmesinden hicran duyuyorum.

Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde, terketmişlere özgü bir terkedilme korkusunu da yüreğimin derinlerinde duyarak sana koşmak, yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek ve

"Geri dön bebeğim" demek istiyorum

 

Kaçtıkça o beni kovalıyor.”Bir daha aşka dair yazmayacağım! Bana aşkı yazdırmayın!” diye düşünsemde, ya aşk beni buluyor, ya da aşıklar.Ya aşk vuruyor yüreğime yada yüreğimde aşk acıyor…

 

Bu sefer ”aşk cinayetleri” başlıklı haberler takıldı gözlerime ve yüreğime. Neredeyse hergün gazete köşelerine yansıyor aşk cinayetleri. Yazık… Hem kızıyorum hem üzülüyorum. Aşkından intihar edenlere de katil olanlara da… Ölenlere de kalanlara da… Yakanlara da yananlara da…

 

Aşk zehir olmamalı… Aşk gibi bir duyguyla ”cinayet” gibi bir kavram yanyana yakıştırılmamalı…

 

Sevdiğinin canını alan bir insanın sevgisine kim inanabilir? Evladını boğarak öldüren bir annenin sevgisi ne kadar sevgi ise, aşk cinayeti de o kadar aşk tır…

 

Aşk su gibi hayat vermeli insana.Ama zehir oluyor bazılarına!…

 

Neden?
Ne yaşamayı öğretebiliyoruz, ne de sevmeyi…

Ne mutluluğu anlatabildik, ne de imtihanı…

Ne hayatı anlatabiliyoruz, ne de ölümü…

 

Anlayacağınız şudur ki;kavuşmak için sevilmez!!!… Bilmelisiniz ki ”kavuşmak” kadar ”özlemek” de güzeldir. Kim bilir belki ”aşkın kendisi” kavuşmaktan daha güzeldir?

 

Ve şunu asla unutmayın!

 

Kulak verin bu sese…

Aşk bilekte yaşanmaz,yürekte yaşanır… Yürekte yaşanan aşk, kavuşamadığını kırmaz… Kıramaz… Çünkü kıyamaz ”Mangal gibi yürek”derler ya…”Aşk”içinde mangal gibi bir yürek lazım,yumruk olmuş bir bilek değil!!!

 

Aşk’a dair yazmayacaktım ama yinede yazdım. Aşk yazılacak bir duygu değil.Yazılamaz,yaşanır.Aşkı yazmakta zor,yaşamakta…

 

Allah yaşayanlara sabır versin. Aşkı yazarken bazen ellerim acıyor… Tıpkı yüreğim gibi…

 

 

 

 

 

 

SEN GELİNCE…
silkiniyor, titriyor ve kendine geliyor şehir…
Gün ortası oluyor gece yarısı…
Sen gelince gidiyor yalnızlığım,umutsuzluk terk ediyor yüreğimi…
İçimi kaplıyor çocuksu bir sevinç…
Sokağımın adı “Mutluluk “ oluyor





 

SEN GÜLÜNCE…
gülüyor şehir…
Tüm sevinçleri kucaklayıp bana armağan ediyor…
Dağılıveriyor hüzünlü bulutlar bir çırpıda…
Derin bir huzur kaplıyor sokakları …
Ve hareketleniyor yüreğim uçacakmışçasına…
Utanıyor şehrin asık yüzü sana bakıp…
Tebessümler art arda diziliyor dudaklarımda…
Sen gülünce;ben de gülüyorum…

SEN KONUŞUNCA…
susuyor,Çıtı çıkmıyor hüzünlerin…
Koşar adım uzaklaşıyor ulaşılmaz hayallerim…
Susuyor vadesi dolmuş suskunluğum sen konuşurken…
Sözlerine sarılarak uyuyorum,sessizliğin yerine…

SEN SUSUNCA…
susuyor tüm şehir…
Gel-gitlerim bitmiyor kendi içimde…
Gidiyorum ama gelemiyorum…
Sen susunca..sesler susuyor,ben susuyorum…
Bu koca şehir susuyor…
Susuyoruz,susmalara lanet ederek…

 


Gidiyorum,
Senden birşey kalmayacak bu sefer içimde ,
Dokunamayacak en derin sözlerin yüreğime,
Tek bir söz geçiremesem bile kalbime ,
Gidiyorum.

Gidiyorum,
Uzaklar beni çağırır sensizliğe,
Hayır diyemiyorum dalgalarla sürünen kalbime ,
Ne kadar acı çeksem de içten içe ,
Gidiyorum.

Hayat bu değil mi ?
Ağlarsın duymaz seni,
Hasret içine çeker yüreğini,
Yaşam geride kalanların hesabını vermez ki,
İşte bu yüzden gidiyorum.

Şimdi titriyor ellerim ,
Bırakırken ellerini.











Sonunda bitti galiba
Görüyorum
İçimde can çekişlerini
Duyuyorum
Sözlerin çok acıtıyor
Ölüyorum
Keşke baştan söyleseydin
Gidiyorum
Nasılsa koymaz sana
Biliyorum
www.neumusik.net]
Kalbime gömerim o zaman
Unutupta silerim o zaman
Alt tarafı aşk bu da işte
Vazgeçilmez misin aman…

Sanane ki ağlıyorsam
Deli gibi istiyorsam
Hala seni seviyorsam
Sanane anlamıyorsan…

Kalbime gömerim o zaman
Unutupta silerim o zaman
Alt tarafı aşk bu da işte
Vazgeçilmez misin aman…

Yalanmış demek herşeyin
Bilemedim
Saklamışsın nefretini
Göremedim
Olmayınca olmuyor
Sen sevemedin
Yazılmış kadere ayrılık
Silemedim
Alıştım zor olsa da
Kabullendim

Kalbime gömerim o zaman
Unutupta silerim o zaman
Alt tarafı aşk bu da işte
Vazgeçilmez misin aman…
neumusik.net]
Sanane ki ağlıyorsam
Deli gibi istiyorsam
Hala seni seviyorsam
Sanane anlamıyorsan

 
 
SEN GİBİ

Hakkımda


denemeler,şiirler,beğendiklerim

Bağlantılarım

* Ana Sayfa
* Profilim
* Arşiv
* Rss

Kategoriler



Kanallarım

zaman

zaman - 1

 

Zamanla Herşey Geçer diyorlar;Ama Aslında Geçenin Sadece Zaman Olduğunu Bilmiyorlar

 

 

Tarih: 23:58, 16/7/2010 Kategori: etkileyici-sozler , Aşk
Yorum (0) | Yorum yaz | Bağlantı

AŞIK OLMAK SANA KISMETMİŞ


Tarih: 19:11, 31/3/2010 Kategori: SARKI SOZLERI , Aşk
Yorum (1) | Yorum yaz | Bağlantı

Ben artık gidiyorum

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...

Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgeçmek istiyorum.

Dünyaları etrafında döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim. Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmuştun sen... Öyle ya; Sen bir taneydin; Eşin benzerin yoktu yeryüzünde, Yoktu Sen Kadar Güzel Güleni!

Ne kadar gerçeksen o kadar yalandın... Ve ben her seferinde en baştan başladım... Yeniden bir sondayım ama bu kez yeniden başlayacak gücüm yok... Ben senden vazgeçmek istiyorum!

Herkes gibi biri olmanı yada hiç kimse olmanı istiyorum... Sesini duymak için telefonlara sarılmaktan vazgeçmek, ismini duydugumda içimin titreyip,gözlerimin dolmasından kurtulmak istiyorum... Senin benim için herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen... Zaten kolay olan ne vardı ki benim için; Sanki seni öldürmemle sevmem arasında hiçbir fark yoktu.... Ve ben hep sevgim yüzünden cezalıydım...Hiç sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,yeni çıkan filmleri birlikte izlemek, saatlerce sana sarılı kalmak,sadece ama sadece bir kez olsun sana sarılıp uyumak, bir sabah gözlerimi açtıgımda yanımda seni bulmak isterken, sen sevgimle utanmamı sagladıgın için galiba gerçekten "bir taneydin"!

Işte bu yüzden imkansızlıgına hep inandım!
Ben yalnız kalıp seni düşünmeyi deli gibi sever oldugumda, sen benim her şeyim oldugunda ben senin için hiç yoktum... Bu yüzden yalnızlıklarım, aglamalarım, özlemlerim canını hiç acıtmadı.Benim tarafımdan sevilmek belki de hayatında önemseyecegin en son şeydi...

Keşke kendi dünyamda bir zamanlar seni sevdigimden hiç bahsetmeseydim
Sen beni hiç sevmedin!
Ben Seni Seviyorum dedigimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dedigimde Seni Özlüyordum.
Ben Senin Için Ölürüm Dedigimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...

Ve Ben Simdi Senin Hayatından Gidiyorum!

Ben Kaybettim...
Sen Kazandın!
Artık sesimi duymayacaksın...

Sana sımsıkı sarılmak istiyordum, kokunu içime yıllarca bana yetecek kadar çekerek, sana sımsıkı sarılmak istiyordum.... Gelmedin!

Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artık gidiyorum..


Tarih: 15:23, 15/3/2010 Kategori: en guzel denemeler , Aşk
Bağlantı

NE ZORUMA GİDİYOR BİLİYOR MUSUN???

Ne zoruma gidiyor biliyor musun,

Diyorlar ya,

Seni sevmiyor,

Diyorlarya,

Hiç özlemiyor,

Hani diyorlarya,

Seni sevdiğini nerden biliyorsun,

Ne zoruma gidiyor biliyor musun ,
 

Diyorlar ya,                                                                                                    

Peşinden koşuyorsun,

Diyorlar ya

Gururunu mu aldırdın,

Hani diyorlar ya kafanda yarattığın bir aşk bu,

Ne zoruma gidiyor biliyor musun

Diyorlar ya

O seni aramak için hiç bahane buldu mu

Diyorlar ya,

O Seni görmek için ortam yarattı mı

Hani diyorlar ya,

O senin için ne yaptı,

En çok Ne zoruma gidiyor biliyor musun ,

ÇOK HAKLILAR !!!!

yaso1

 

 

 

 

 


Tarih: 18:07, 8/2/2010 Kategori: en guzel denemeler , Aşk
Yorum (0) | Yorum yaz | Bağlantı

MUCİZE

Bir mucizeymiş


Artık bana


dönmeN


Bak günler geçti


Haber yokmuş senden


Ben kanar mıyım


Yalancı yıldızlara


Gözlerim yollarda


Beklerim yıllarca


Döneceksin mutlaka


Kokun hâlâ yastığımda


Sevgilim hasret sana


Mucizeler zor diyorlar

 

Böyle bir aşk yok diyorlar


Seni nasıl sevdiğimi


İnan ki bilmiyorlar…


Tarih: 15:21, 6/2/2010 Kategori: SARKI SOZLERI , Aşk
Yorum (0) | Yorum yaz | Bağlantı

imkansız aşk sözleri

Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın.. Hz.Mevlana

 

Sen Bilmiyordun? Ben seni çok seviyordum..Sen

bilmiyordun..Ben seni sürekli görüyordum..Sen bilmiyordun..Ben senden hiç gitmedim/gidemedim.. (

Sen bilmiyordun

Ben seni her an izliyordum arka sokaklardan.

Sen bilmiyordun

Ben senin rüzgarda dalgalanan saçlarını izliyordum.

Sen bilmiyordun

Ben seninle hep konuşuyordum.Ama sen beni hiç duymuyordun.

Sen bilmiyordun

Ben Fatih'in İstanbul'u fethetmek için kurduğu 40 plandan daha fazlasını kurarak seni fethetmeyi düşünüyordum.

 Bir insana ya benimle olur musun denir, ya da benimle ölür müsün.. İki noktacık değiştirir anlamı, ya sessiz harflerle sessizce gidersin, ya da sesli harflerle ölüm kelimesini bile süslersin.

sözlerinde benim için sevgi dolu birşeyler duymaya çabalarken nasılda ümitlendiğimin gözlerinde bana ait birşeyler bulmaya çalışırken kendimi onların içinde nasılda kaybettiğimin bilmem farkında mısın?

 Sana kalbimi altın bi tepside sunduğumun ve hayatımı sana adadığımın sonsuza kadar senin yanında olmaya hazır olduğumun bilmem farkında mısın?Bilmem ki farkında mısın galba ben... ne yazık ki farkında olmadığın ben. Ben kim miyim??? SADECE Bİ SEVEN.

 

BEN HERGECE SEN UYURKEN DENİZ OLUP VURUYORUM SAHİLLERE,RÜZGAR OLUP ESİYPORUM SESSİZCE,SEN UYURKEN YÜREĞİM GELİYOR ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ,BENSİZKEN ÜŞÜMEYESİN DİYE...

 

DENİZDE BULDUĞUM BİR MİDYE VAR ELİMDE ÖYLE UZAKKİ DENİZLERE TIPKI SENLE BEN GİBİ

 

Ey Sevgili,ölür müsün bende;Öldürür müsün beni kendinde.

Ey sevgili ayaz tutmuş heybeme ,dolansana kendi ellerinle

Düşersek Aşk,Ölürsek Aşk olur muyuz seninle.
 

Yol olursam Can diye  sana Yar,Sen harf harf düşer misin içime Ey Sevgili,

Sükut olup sussam sana,sen üstüne giyer misin sessiz kelimelerimi.

 

Gözlerimden Karadeniz geçti,hayat tümüyle alabora,çırpınışlarım karaya vuran bir balık gibi,varlığım armağan olsun tüm gecelerine!!!

 

 

Zannetme gözlerim sana bakmaktan bıkacak, ölsem de ruhum hep seninle kalacak

Kapanırsa gözlerim hayata, inan son sözlerim seni seviyorum olacak..

 

Biliyor musun ne kadar zor gizlemesi...Deli gibi severken,ilgisiz görünmesi...Ne zor biliyor musun,dilinin ucuna gelipte sevdiğini söylememesi...Gözlerinin içine bakarken,istemeden geri çevirmesi,ne zor biliyor musun,sevdiğini başkasıyla görmesi...Her gülüşünde bir kere daha ölmesi...Ne zor biliyor musun karsılıksız sevmesi..

 

KALDIM Seni düşlerime aldım,uykusuz kaldım. Seni uykularıma aldım,düşsüz kaldım. Başıma aldım, sensiz; Gönlüme aldım, başsız, Sensiz, yollarda pulsuz, Pullarda mektupsuz kaldım. Sana adlar aradım,ardında adsız kaldım...

 

ne zaman yüzüne baksam yalnızlığın o mutlu gerilimi..biliyorum acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir yeşil..ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum ikimizde aşar o kapının ardındaki masal..

 

Acı, ağulu dikenler gibi ruhuna dolandığında, öfke, kızıl bir küheylan gibi koşturduğunda, keder, yaşlı bir ağaç gibi üstüne yıkıldığında, duracaksın, durup gümüş bir su gibi akan sabahın tazeliğine bakacaksın, sana iki yüz yıl önceden haberler taşıyan alaycı kargaların sesini dinleyeceksin, çiçeklerini koklayıp derin ......bir soluk alacaksın. Ölüm seni kuşattığında, tam o sırada, hayatı düşüneceksin...

 

Ask ne kadar aciysa, unutmak da o kadar yalan.. kim unutmak icin sever ki? Bazen; unutmaktan daha acidir hatirlamak, acidir anilari kafanda canlandirmak Damarlarinda bir zehir gibi olur...Atmak istersin icinden, birde bakarsin ki gözlerinden akar...

 

AŞK; Topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır, Ya canın acıya acıya adım atacaksın, Ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. Her iki yolda da tek bir gerçek olacak;... CANIN ÇOK AMA ÇOK ACIYACAK...!!

 

BİR GÜN, BİR GÜN UMUTLARIMI YİTİRDİĞİM BU ŞEHİRDEN GİDERKEN,

SEVİNCİMİ, MUTLULUĞUMU SÖNDÜREN BU YERİ TERK EDERKEN,

GÜLÜMSEMEYİ UNUTTĞUM HALDE HATIRLAYACAĞIM.

SÖMÜRÜLMÜŞ DUYGULARIMIN ARASINDA KÜFREDECEĞİM GEÇMİŞE.

BAŞTAN AŞAĞI İSYANLA DOLMUŞKEN BEDENİM,

BELKİ DE BUNUN YÜZÜNDEN GEBERECEĞİM.

KONUŞMADI, KONUŞMAYACAK DİLİM,

GÖZYAŞ...LARIMA SİNENLERİ SÖYLEMEYECEĞİM.

AMA SÖYLEYECEK, KONUŞACAK KALEMİM, YÜREĞİM.

MAHŞER YERİNDE,

EN SEVDİĞİNİN BİLE SENDEN DAVACI OLDUĞU O GÜNDE,

 

AyRıLık umRumda deqiL, eLLeriN oNuN oLdu... GözLerim KöR oLsaydıda, heR qece DoLmasayDı... Bu HayaT BuNdaN BöyLE, BeNiM içiN BitmiŞ oLdu... Avcumda KaR TaNeLeri, uNuTurSaN HaRaM oLsuN... GiDeRKeN ardıNa baqMa, yakışır bi veda oLSuN... HaYaTımı MahVettiN ama qüzeL RoLdü HeLaL oLsuN...

 

KALDIM Seni düşlerime aldım,uykusuz kaldım. Seni uykularıma aldım,düşsüz kaldım. Başıma aldım, sensiz; Gönlüme aldım, başsız, Sensiz, yollarda pulsuz, Pullarda mektupsuz kaldım. Sana adlar aradım,ardında adsız kaldım...

 

Oysane kadar da ne istediğini bilendim senden önce. Ne beklediğini hatta...Karşıma dikilip hız mı kestin... Yoksa arkamdan esip yol mu verdin...Söylesene aşk, sana doğru yola çıkan bir yolcunun, rüzgarı kesilmişseya da bir ağaç devrilip de kapatmışsa yolunu, bir patikadan geçmek şartmı?

 

Sen bilemezsin ağlamayı... Gözlerin dolduğu anları ağlamaktan miı sayıyorsun hala? Sen,kaç kez bir basına ağladın.. kaç saat dayanabildin gözyaşlarına.. Ellerinle yüzünü kapatıp,kendinden mi sakladın hıçkırıklarını...? Sen bilemezsin içmeyi... Şişenin dibini bulduğun an midir sana göre içmek? Sen kaç kez,şarap tadında ...buruk şarkılar söyledin.. kaç saat dayanabildin sarhoşluğuna.. Kadehini aklındakilerle mi yoksa yüreğindekilerle mi içtin...? Sen bilemezsin sevmeyi... sevgi dediğin sadece seni sevenleri mi sevmek? kaç vakit ayırabildin sevmeye.. Sadece severek kaç vakit dayanabildin.. İçinde öldürdüğün sevgilerin sahipleri nerede! Kaç kalpten ceketini alıp cıktın şimdiye dek...?

 

Sen bilemezsin geceyi.. Geceleri sokak lambaları altında oturan yalnızlıkları.. Kaç gece sana dağlardan şarkılarını yolladı rüzgarlarla? Sen,kaç geceye dost oldun.. kaç saat dayanabildin ona .. kıvrıldığın yerde uykuya mı daldın hep...? Sen bilemezsin yalnızlığı... Hiç... ses duymadığın bir yalnızlık yasadın mı? sen ka...ç yalnızlığa dost oldun.. kaç saat dayanabildin ona.. yüzüne kaç kapı kapayıp kaçtın yalnızlıkların...?.

 

Bu senin son gidişin olsun sevgili, bıraktığın son acı olsun. Ve ben senin yaşayamadığın son sevda oLaym ..

 

Tenimi kokuna dokuna, günahına
Bulayıp yarım bıraktın ..
Ya kuşan zırhını ya soyun gel
İnadına yenilip kalmasın aklın !.

Hasretinden yıkılmaz sandığım dağlar erir ormanlar bir bir yanar

 

Ateş yağmurunda kavrulmuş gözlerimde kendi yansımanı görmedin.

 

özlemin ateşi yangınlara döner içimde

 

IŞIĞIN SUSTUĞU YERDE  GİTTİĞİN KADAR TERKEDİYORUM KALDIĞIMLA SENİ

Bazen kendi kendine kırılır dal, kendi kendine düşer yapraklar...Ne bir rüzgar eser, ne de yağmur yağar... Herşey sessizce oluverir...Sessizce...
Bu hali O'ndan başka kim bilebilir? ...

Hani iftar vaktine yakın susar ya insan , yokluğun o denli yakıyor beni...Söyle ne z...aman okunur burda ezan , Bir yudum Su gibi özledim seni..

 Enaz benim kadar annemin de ahı tutar şimdi sana; burnumdan getirdiğin süt onun sonuçta


Tarih: 13:56, 22/1/2010 Kategori: imkansiz-ask-sozleri , Aşk
Yorum (19) | Yorum yaz | Bağlantı

BEN DÜN GECE RÜYAMDA SENİ GÖRDÜM

BEN DÜN GECE RÜYAMDA SENİ GÖRDÜM - 1

 

Ben neyleyim faydası yok bir şeyin
Param parça bir haldeyim tutmaz oldu ellerim
Yüreğimde bir acı tadım
tuzum kalmadı
Ne yaptın bana söyle durduramam bu feryadı

Seninle olmak çok güzel
Bir dakikan ömre bedel
Kokun sarmış 4 yanımı
Dayanmak çok zor hadi gel

Ben dün gece rüyamda seni gördüm bir anda
Sevişiyorduk orda kurduğumuz yuvada
Al beni kollarına bırakma kurda kuşa
Seviyorum seni anla

Ben dün gece rüyamda seni gördüm bir anda
Sevişiyorduk orda kurduğumuz yuvada
Al beni kollarına bırakma kurda kuşa
Seviyorum seni anla

 

 

Tarih: 15:55, 14/1/2010 Kategori: SARKI SOZLERI , Aşk
Yorum (3) | Yorum yaz | Bağlantı

AŞIK OLMAYA HAZIRMISIN

AŞIK OLMAYA HAZIRMISIN  - 1

 

Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak.
Evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin.
Sokağa fırlayacaksın.
Sokaklar da dar gelecek, tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi.
Ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü.
Kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak ...kadar küçüleceksin.
Birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan.
"Önemli olan sağlık..."
"Yaşamak güzel."
"Boş ver, her şey unutulur."
Sen hiçbirini duymayacaksın.
Gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin.
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin.
Hep ondan bahsetmek isteyeceksin.
"Ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış” deseler başını kaldırıp ”ne dedin?" diye sormayacaksın.
Yalnız kalmak isteyeceksin.
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak.
İkisi de yetmeyecek.
Geçmişi düşüneceksin.
Neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak…
Onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin.
Gittiğin yerlere gitmek…
Bu sana hiç iyi gelmeyecek.
Ama bile bile yapacaksın.
Biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksın.
Aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin.
Hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin.
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksin.
Herkesi ona benzetip, kimseyi onun yerine koyamayacaksın.
Hiçbir şey oyalamayacak seni.
İlaçlara sığınacaksın.
Birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren…
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek.
Boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin.
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak.
Sabahı iple çekeceksin.
Bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin.
Ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler.
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin.;
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin.
Nafile...
Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek.
Rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin.
Her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin.
Telefonun çalmasını bekleyeceksin aramayacağını bile bile.
Her çaldığında yüreğin ağzına gelecek.
Ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla.
Yüreğin burkulacak.
Canın yanacak.
Bir daha sevmemeye yemin edeceksin.
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden.
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın.
Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin.
Yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin, onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek.
Ama bir umut...
Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
Bu umut seni gitmekten alıkoyacak.
Gel gitler içinde yaşayacaksın.
Buna yaşamak denirse.
Razı mısın bütün bunlara?
Hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye?
O halde âşık olabilirsin.

 

 

Tarih: 20:21, 12/1/2010 Kategori: yagmurla-islanmis-siirler , Aşk
Yorum (yok) | Yorum yaz | Bağlantı

seni içimden terkediyorum

Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terkediyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanılgımdın
Yandığımdın
Yangındın

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda
"Ya öldür beni"dedim
Ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yârini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi benden

seni
İçimden
Terkediyorum


Tarih: 21:47, 8/1/2010 Kategori: en guzel siirler , Aşk
Yorum (yok) | Yorum yaz | Bağlantı

NEV SEN GİBİ

NEV SEN GİBİ - 1

 

Suya yazı yazmak gibi seni sevmek
Yorgunum, üşüyorum
Yanındayım, ama yalnız ne çare
Suskunum huzursuzum
Gözlerinde uçurumlar korkup da yüzleşmeye
Bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye
Düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle
Sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar
Gece avutmuyor gönlüm unutmuyor
Dokunduğum hiç bir ten senin gibi kokmuyor
Avuçlarımda eriyen buz gibisin
Damla damla akıp giden umutlarım gibisin
Çaresi derdinden daha zor
Yüreğimiz yetmiyor söylesene nerdesin
Gözlerinde uçurumlar korkup da yüzleşmeye
Bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye
Düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle
Sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar
Gece avutmuyor gönlüm unutmuyor
Dokunduğum hiç bir ten senin gibi kokmuyor
Koyamadım kimseyi yerine sen gibi
Sevemedim kimseyi içimdeki sen gibi

 

 

Tarih: 16:14, 8/1/2010 Kategori: en guzel siirler , Aşk
Yorum (yok) | Yorum yaz | Bağlantı

güzel sözler

Fuzuli'ye "Sevmek mi yoksa sevilmek mi daha güzeldir..?'' diye sormuşlar. "Sevmek" diye cevaplamış ve eklemiş: "Çünkü sevildiğinden asla emin olamazsın.."

 Hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine ya Mevlasını özlemiştir yada Mevlası onu Mevlayı Özleyen Gönül ya Hüznü bekler yada Hüzündedir.Bela Gam ve Keder Mevlanın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır.Vurdukça kendine çeker…

karşıLıksız seven mi mutLudur... karşıLık vermeden seviLen mi..... ?

 

HER GEÇEN GÜN İÇİMDE BİRAZ DAHA BÜYÜYORSUN. RUHUMUN DERİNLİKLERİNDEN FIŞKIRAN BİR VOLKAN GİBİ, YÜREĞİME ÇARPIYORSUN. SENİ ANLATMAK İSTEDİKÇE DİLİM, SUSKUNLUĞA BÜRÜNÜYOR KELİMELERİM. SEN BÜYÜDÜKÇE, ACIM VE NEFRETİM KÜÇÜLÜYOR. GECELERE SIĞMIYOR ÖZLEMİM. HASRETİN AVUÇLARINA KAZIYORUM ADINI. SON NOKTAMSIN DEMİŞTİN, BİL; ÖYLEDE KALACAĞINI....

 

Ey sevgili,Satırlarımın dağınıklığını hoşgör.Bilmediğim bir sabahın avcunda kanattım ellerimdeki mürekkebinin dilsizliğini.Sana yazmaya aç’tım.Yazan ben, yazdıran sen.Özlediğim,dilediğim bir sevdanın anlamı,Yaşadığım, nefes aldığım bir hayatın başkahramanı,Umutlandığım yarınların tek güzel yanı..Unutma ki;Bir dirhem ca...n’a bir umut miktarı gül kafi.Beni ben yapan kadın!Seni seviyorum...

 

NE FERHAT OLMAK İSTERİM, NE ŞİRİN'E VARDIR İHTİYACIM. NE FERHAT'LAR GÖRDÜM, ŞİRİNLERİ DAĞLARA GÖMEN, NE ŞİRİNLER GÖRDÜM, DAĞLARI DEVİREN FERHATLARA GÜLEN. ŞİMDİ GÖNLÜMDE KENDİ YELİMDİR ESEN. HİÇ BİR SEVDANIN YAPRAĞI SALLANMAZ DALLARIMDA. ..

 

Uzandığım her hayal tutuşturdu ömrümü.Her yangınla yeni bir yangın düştü cana.Ya öldür,yarasalar okşasın cesedimi ya da terkedip gitme beni bu isyâna.Dinle ki,en ölümcül şarkımı söylüyorum.Darağacı kurdular döndüğüm her yana.Nasıl sevişiyorsun kırkayakla,çıyanla...Hani boyun bükmüştün ebedî fermana.Meğer bir yanılgının... zinciriymiş umudum.Güvenimi yitirdim şimdi her dermana...(alnt).{AŞKADAMI}.

 

Nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin... Anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi. Kendimi yakmış olurum, yakarsam bu şehri.Çünkü sen her şeyinle bendesin..

 

AŞK, ADRES SORMUYOR. YÜZÜMDE GÜZEL ÇOCUK GÜLÜŞLERİMLE, MUTLULUĞUN CANLI KANITIYDIM. HAYATIN TABLOSUNDA KÖR BİR AŞKIN HEDEFİ OLDUM...

var mı daha ağır yük zamanı çekmek kadar,
yaşama sebebimsin su kadar,ekmek kadar,
hasretin,özlemin herşeyin bir tadı var.
seni özlemekte güzel,seni sevmek kadar.

BİR ŞAFAK DAHA KARARDI KADERİN TERK ETTİĞİ BU HAZİN DOLU SOKAKLARDA YİNE HÜZÜN VE SESSİZLİK SENSİZLİGİN ACISINI YAKIYOR YÜREĞİMDE TERK EDİLMEK NE ACI NE ACIKİ O DENİZ MAVİSİ GÖZLERİNDEN AYRILMAK BİRAN AYRILAMAM DERDİM DİZLERİNDEN ŞİMDİ BİLMEM NERELERDE KİMİNLESİN
 

ŞİMDİ SANA DOKUNMAK ZAMANIDIR, PEMBE DÜŞLERİMİN TATLI YALANI. DİLİMDEN DÜŞMEYEN ŞARKILARIMIN EŞSİZ NAMESİ. NEFESİNDE NEFES OLMA ZAMANI. BİR ZAMAN DİLİMİNDE YANYANA, GELECEĞE KOŞMA ZAMANI. ŞİMDİ TENİN OLMA ZAMANI Kİ, HİÇ BİR ZAMAN SENDEN AYRILMAYAYIM.

Ayrılıklara sebep arar gözyaşı, oysa her gidiş anlamlı değildir. Bazen öylesine gider insan, sadece gitmeyi becerebilmek için…
Her Gidiş Anlamlı Değildir!
Asıl konu gitme sebebi değildir bana sorarsanız, önemli olan gitme şeklidir. Kazık çakmıyoruz ya dünyaya, ilişkiler de dünya gibi bazen dönmeye devam etmelidir.
... KiMİ GüZeLiM DeR KiMi öZeLiM aMa SeVGi Ne öZeLLiK iSTeR NeDe GüZeLLiK SeVGi SaDeCe YüReK iSTeR.

Gel benimle,
aşkın da, tutkunun da en koyusunu yaşayalım. Bir kalbi keşfetmenin
hazzına yeniden varalım. Bir tende erimek neymiş, hatırlayalım.
Menzilimiz olmadan, nereye varacağımızı sormadan, aşkın rehber olduğu
bir yolculuğa çıkalım..

 

tenin tenim olsun ağrıyan her yanım sen sessizliğin sesim olsun nefesim ,soluğum sen..... ve hazırla kendini.... akacak sular ... belirecek yazgımız..... bilirim, bıçak yarasıdır öykülerin, yaşantın yanılgılardan öte söz geçirdiklerin şöyle dursun, söz geçiremediklerin düşer yüreğine......

aşk yok mu diyorlar ...
olsun !
sen yakınlaş,
düğümler atalım yanlışlarımıza
görelim başkalarının görmediklerini.......
günahı yatağından sevda diye kaldıralım
düşelim aşkı yazan suç tutanaklarına....
 
bilirim ;
merhemin olmaya geldim....
gözün ,
kulağın,
elin........

Herşey Bomboş Seni Düşündüğümde Hayat Bulur Bu Beden Sensizlik öyLe Bir Kavramki benim için Dipsiz Kuyularda ışık Arıyorum Sensiz Seni Aramak Benim KaderimDegil Seni Sensiz Yaşamak Benim ALIN yazım oLmuş

Hani,üşürdün yanlızlığınla. Donarsınya,hasretin var sıcağa. Hani,ılık bir rüzgar eser.İstersin bitmesin. Sanki tanıdık. Sanki beklenen. Seni sardığını düşündüğün. Okşandığını hissettiğin. İçini sevinçle dolduran. Hani ertelemeden, Yaşadığın günler gibi. İçinde,mahzun keşkeleri olmayan. Sonrasını düşünmediğin.
Alıp başını gittiğin. Sadece yaşamak istediğin. Alabildiğince yaşadığın sevgiler gibi. Hani aşk gibi. İşte öyle bir şey

 

YAPRAK SEVİYORUM BEN ,KURU YAŞ AYIRMADAN.EZMEYİ SEVİYORSUN SEN,NEYE BASTIĞINA BAKMADAN....

 

 

Atıp yüreğimdeki zinciri bir kenara,açtım bütün kapılarımı sana.. Şimdi bahar kokulu nefes alışlarım var, sevdamla yaşadığım SEN ....

bir fotoğrafın son dökülen çığlığıydı yalnızlığım
,her zaman ismini karaladığım masam da durmayacaksın
yok demelerinin ardında abartılı bir hayat var.
önünde ise sen bir şey söylemesende ,kelimelerden korkarak giden bir aldanışın gözyaşları var.
ve söz gidiyorum bıraktığım yerde seni severek... Devamını Gör
ve söz gidiyorum masamdan adını silerek
ve söz fotoğrafını isli bir çerçeveden sökerek gidiyorum ....sen kal namusunla büyü çünkü ben büyümemiş bir kadına ne yazık ki söz veriyorum....

karanlık bir göneştin sen, hiç doğmayan ve batmayan
Toprakların kokusuydun sen, ıslanınca ciğerime dokunan

 

Şimdi yokum deioysunya, hani yeniden
Yaşamaz bu beden ayrılır bu sefer sahiden...

 

Karanlıklarla örtülmüş bir bahçenin
Gün yüzü görmemiş başakların tomurcuklarıydın

gün olur senin gözlerin olur umman bakarım sevdaya,kaybolurum yavaş yavaş dehliz sevişmelerde, vefasız olurum sarılmalara küskün olurum dudaklarına, gün olur saçların olurum hasret esen rüzgarda gerdanına ..... alır beni yokluğumdan dağıtır saman rengi gökyüzüm düşer çiğ taneleri avuçlarıma ben kaybolurum bakışlarında....

Dokunamasamda sana,yüreğimle yaşadım seni Ve yeşil gözlerini sarabiliyorum gözbebeklerimle. . . Ah birde gri renkli özlemlerimiz olmasa, Mesafeler kısalsada, can yakmasa.

 

** Ağustos’un son gecesi, mavi indirmiş kepenkleri. Siyah ‘benim’ demiş ‘gecenin sahibi’. Siyahta yıldızlar saklambaç oynuyor, ben seni sobeledim. Sen mavide siyahı seçtin. Sırtımda ateş kırmızısı gömleğim, siyahta sen. Sabır yontuyorum şekilsiz, hiçbir şeye benzemeyen gidişini izlemek, dönüşünü beklemek. Yürekte kıymı...k gibi. ölümün acısını iyi bilirim ‘hadi git, güle güle’ demek, ölmek gibi, ÖLMEK GİBİ…

 

Az bir zaman kaldı gidişine, siyahı sevişine az bir zaman kaldı. Oysa çizgiliydi her şey seninle, dağınık gecenin sabahı olmak üzere. Toplayıp gömmek gerek kırık dökük maziyi içime. Kulaklarımda ‘buraya kadar, elveda’ diyeceğin o an. ‘Ben sevdiğimi söyleyemiyorum, aslında ölesiye seviyorum’ deyişin, ölesiye severken...

Zaman ilaç mıydı ayrılıklara,söyle kaç yıl daha bendesin.

 
Karanlık hüzün getirdi yine yüreğime,yaralı yüreğim yine senin özleminde.
 
Kanıyor her defasında kapanmayan yaralarım.
 

Bir serçeydim sürüden ayrılmış,gökyüzünde kaybolmuş,o ise bir kartalmış avlanmaya çıkmış bula bula beni bulmuş.

 
Keşke ben sen olsam böylesine sevilmenin keyfini çıkarsam.
 
 

Şerefle Bitirilmesi gereken , En asil görev hayattır. Bir lokma ekmek için , Şerefini çiğnetmeye ; Bir anlık eğlence için , Servetini tüketmeye ; Bir zamanlık mevkii için, El ayak öpmeye ; Günlük menfaatler için , Onurunu terk etmeye ; Bir kısım insanlara kızıp ,Tüm insanlara düşman olmaya değmez bu hayat !!!


Tarih: 13:43, 7/1/2010 Kategori: etkileyici-sozler , Aşk
Yorum (2) | Yorum yaz | Bağlantı

güzel sözler

..Sana dön demiyorum,ama artık dur,,dur! Daha fazla gitme,sonra şiir olur,düşersin dile...

 

şimdi hasretin yüreğimi kemirircesine bedenimle savaşıyorum sen bakmasuskunluğuma aslında bir dilsiz kavgadır yüreğim çünkü ben sadece susarak özlüyorum

 

Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum. Üşüyorum. Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava. Sen yoksa, sıcaklık hep mevsim normallerinin altında. Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil. Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne? Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten,daha ne kadar ıslanabilirim ki?

Bu...rada mısın değil misin belli değil. Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun, bazen sonsuz kalışların. Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman, bazen de yalnız karanlıklardasın. Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Kimbilir hangi akşam
güneşle beraber bende söneceğim,
Kimbilir hangi ellerden
son suyumu içeceğim,
Belki göremeden öleceğim
fakat yinede seni
'EBEDiYEN SEVECEĞiM'

Sana ne ben sana tutulmusum Sana ne ben sana vurulmusum Sana ne gönül benim Sana ne ömür benim Gözlerim yansa da Aciyan can benim Bazen durgun su gibi Bazen rüzgar gibiyim Benim huyum kurusun Ben çilginin biriyim Sana ne ben seni seviyorsam Sana ne ben seni özlüyorsam Sana ne hayat benim Sana ne feryat ben...im Yüregim sizlarsa Aciyan can benim (admin enes demircan)

 

 

Sen,
Solgun baharlardaki mavi yağmurum,
Akşam kızıllığında yorgun gölgem,
Kış ayazında yaz güneşimsin.
Bulutlardaki saklı düşlerim,
Her günün sonunda özlediğimsin.
Yüzün kadar temizdir kalbin,
Hangi sevgi alabilir yerini?
Yokluğun yağmura yazı yazmak kadar zor,
Sensizlik ölüm kadar acı…

Sabahları seviyorum,
insanları seviyorum,
filmleri ,şarkıları , kitapları,sıcak ekmeği, kalabalık sofraları,çikolatayı, minicik bebekleri,
rüzgarda yaprak olmayı,
geceleri yıldız olmayı,
yaz gecesinde yağmur olmayı sevdim...
Ve en çokta seni sevdim,
Hep yokluğunda...

Nefes aLmaya devam ediyorum anLarsın hayat meseLesi ..!!Gücün yetmedi biLiyorum biraz yürek meseLesi..!(GössLe)

mademki "HEP" benim olmayacaktın keşke "HİÇ" benim olmasaydın...(GössLe)

 

Olduğun yerde durarak, olmak istediğin yere varamazsın. Bakınıp durma harekete geç, hayret değil gayret et!!!

Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin 3 parmağının seni gösterdiğini unutma...(YusuF F.)

Tutmadım elini diyemi bu yangınların. Ulaşadın diyemi bu çırpınışların. Günler geldi geçti işte bittin sende sevdalım. Çiçek misali soldun kalbimde artık açmazsın. Ellerim sana yakın sanıyorsun ama artık uzağım. BARON

 

İçimde cam kırıklarıyla bıraktın beni..Yüreğim şimdi bi kez daha yaralı..Sarmak için bile dokunsan kanıyor heryanı..(YUSUF F.)

Aşk...Acıdır
Aşk...Acıtır
Aşk...Güldürür
Aşk...Ağlatır
Aşk...Söyletir
Aşk...Dinletir
Aşk...Delidir
Aşk...Delirtir
Aşk...Sıcaktır
Aşk...Soğuktur
Aşk...Yazdırır
Aşk...Çizdirir
Aşk...Kanatır
Aşk...Yakar
Aşk...Yıkar
..........................Aşk...Koşulsuz
..........................Aşk...Sorgusuz
.............................Aşk...Kuşkusuz
..........................Aşk...Korkusuz

..........................Aşk...Plansız
..........................Aşk...Metasız
..........................Aşk...Yargısız
..........................Aşk...Yarınsız
...................................................Aşk...İşte
 

 

HAYAT FIRTINANIN GECMESİNİ BEKLEMEK DEĞİLDİR, YAĞMURDA DANS ETMEYİ BECEREBİLMEKTİR..

 

 


 

 

 

 

 

 

 


Tarih: 19:33, 4/1/2010 Kategori: guzel-sozler , Aşk
Bağlantı

EĞER

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir büyük ayrılıklar bile
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman
meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük o görkemli son ölüm bile anlamını yitirirdi
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!
 
CAN YÜCEL

Tarih: 15:09, 1/1/2010 Kategori: can-yucel-siirleri , Aşk
Yorum (0) | Yorum yaz | Bağlantı

GÜZEL SÖZLER

Ben çözemezdim hayatı nedense zor gelirdi bana tüm sorular Beyaz boş bir sayfa bıkarıp kaldım hayatın en zor sınavından Havuz problemlerini sevmedim nefret ederdim ilk okuldan Şu aralarsa boğuluyorum kendi yarattığım okyanuslarımda 3 MuSlUk aYnI aNdA 8 sAaTTe bİr HaVuzu DolDuRuYoSa İki insan bir kalbi kaç günde unutur senin kitabında ?

 

 

 

GELECEK, ONU GÖRENE KADAR ŞEKİLSİZDİR. BİR PARAYI HAVAYA ATTIĞINDA İKİ OLASI GELECEK VARDIR. BİRİNDE PARA YAZI GELİR, DİĞERİNDE TURA; AMA SEN PARAYI YERDE GÖRENE KADAR İKİSİ DE DEĞİLDİR...(Adam FEWER / OLASILIKSIZ)

 

Bir tohum verdin çiçeğini al Bir çekirdek verdin ağacını al Bir dal verdin ormanını al Dünyamı verdim sana bende kal (Aziz nesin)

 

9 canlı bile olsaydın en fazla 8 kez kaçabilirdin ölümden. Bil ki 7 düvele sultan dahi olsan yerin 6 mekan olacak sana... En fazla 5 metre kumaş götürebileceksin 4 açsan da gözlerini. Bu 3 günlük dünyada MEZARCIYA 2 kat olup yalvarsan da nafile. Ecel geldiğinde 1 gün sende öleceksin. işte o an her şey 0 dan başlayacak...

 

sana benim olma demiyorum,ama önce ben ol,çünkü ben baştanbaşa senim..

 

Ben gülmeyen bir suratım Yarım kalmış fıkrayım Ben içimde bir tuhafım Dışımda hep insanım Bitmeyen bir kavgayım Kusursuz bir hatayım Ben yıpranmış bir inancım Kendime bir cezayım

 

BilZûleyha…Artık sevdalar göklere çıkmıyor…Daha ilk engelde takılıp geridönülüyor…Hala Leyla faslındalar ki Mevla’ya nasıl ulaşsınlar…Bir çocukyürümeden koşamaz ki,İnsan sevginin ne olduğunu bilmedenMevla aşkıylanasıl yansınHiç yanmamış ki ne bilsinbir yürek nasıl erir sevgiliuğruna nûr olur…o sevgi nasıl göklere ...ul......aşsın ki Zûleyha…“Sevgili!... Kapına geldik; AŞK’ı öğret bizeve AŞK’ını ver yüreklerimize…”

 

şimdi dişlerimi sıkıp dudaklarıma kanamayı öğrettim ki bu kızıl damlalar körpe yanağında bir veda busesi olsun bu da benden sana heba edilmiş bir aşkın son nefesi olsun...

 

""En karanlık gece bile sabahdır sonunda""

 

AŞK 'a uçarsan kanadın yanar... "İranlı şair" AŞK'a uçmazsan kanat neye yarar! ..."Mevlana"

 

UMUT EKİYORUM!.... Deli deli esmek geçiyor içimden; toz kaplayan yürekleri canlandırmak, karanlığa küçük bir mum yakmak, külleri savurup ateşi canlandırmak… Üzerine ölü toprağı serpilmiş yığınları, bir üfleyişte silkip kendilerine getirmek… Dilime bir ...şarkının dizeleri takılıyor: “ … Bana esmeyi anlat Bana sevmeyi a...

 

Cevahir varken pul neye yarar Aczini bilmeyen kul neye yarar Herkes bir yol tutturmus gidiyor ama Mevlaya gitmeyen yol neye yarar

 

GÜN VAR ADI BAHARDIR. GÜN VAR İSMİ HAZANDIR .GÜN VAR ADI DEVRANDIR .GÜN VAR İSMİ DERMANDIR...

 

Kolaydır aslında noktalar koymak biten cümlelere,zor olan başlamaktır söze...Kolaydır kandırmak kendini çünkü alışılmışlığın vardır yaşanılan sahteliklere ,zor olan bakabilmektir gözlerini kırpmadan gözlerinin taa içine..

Usulca sokulur derviş, gülün dibine… Susmak güzeldir.
Uzanır yalnız elleri pınara… Susmak güzeldir.
Dokunur bakışları sıdk ile -ezelî- bakışlarına… Susmak güzeldir.
Kirpiklerinde süzülür gün ışığı rengârenk… Susmak güzeldir.
Gözyaşı yükselir, pırıl pırıl aydınlanır gözleri acının… Susmak güzeldir.
Öfkeyle kıvrılan dudaklarına bir bûse kondurur rüzgâr… Susmak güzeldir.
Kervânlar, arabalar, trenler, uçaklar, bir şeyler alır götürür sevgiliyi; elleri asil, başı dimdik, ama yürek alev alev, bir kibrit çöpü gibi kıvrılır… Susmak güzeldir.

Nurlar iner her bereketli toprağa… Vahiy nasıl sularsa gönlü, ilhamlar öylece yeşertir insanın bilge yanını. Artık az önceki, bir önceki insan değildir, ama idrak edemez bunu… “Mal bulmuş mağribi…” Anlaşılmamak bir şeydir yine de; yanlış anlaşılmak ise iyi bir cezâdır emâneti heder edene… Susmak güzeldir.

Gayb bahçelerinden kokular getirir bazen nesîm-i seher, bâd-ı sabâ… Rüyalara girer altın taçlı sultanlar. Bazen kapı açılır, Hızır girer içeri… Her aşk paylaşılmak için sabırsızlanır. Paylaşılınca tükenir bereketi… Ucub ve kibir, riyâ ve varlık hissi sızar pencerelerden… Susmak güzeldir.
Yahya Kemal bir prototip çizer. “Şarkın velî çehresi” diye anlatıp durduğu zâtı, câmi kürsüsünde görür bir gün… Hevesle kulak kabartır. Bozulur büyü… Susmak güzeldir.
Nice câzip duruşların, konuşma başlayınca dökülüverir yaldızları… İmaj ve asıl arasındaki dev aynasıdır mükâleme… Susmak güzeldir.
Öfkeyle üzerimize salınan kelimelere karşılık, hangi kelimeyi cepheye sürersen sür yenilecektir iz’an, kabaracaktır öfke… Susmak güzeldir.

Tesellî, birinin acısına söz ile ortak olmakmış Arapça’da; bir anlamı yokmuş acıyla kavrulan bir yürek için… Müvâsât imiş, o anda acısını dindirecek olan her neyse onu sunabilmek, onunla çare olabilmek, devâ bulmak… Bunun için, “Yâ Vâsî”, “Yâ Müvâsî” kıymetli yakarışlardır mavinin koyuya çaldığı anlarda… İnsanlar çok ilginç; acı çektiğinizi görürlerse anlamlı-anlamsız pek çok sözle teselliye kalkışırlar, acınızı içine gömüp ALLAH için susarsanız, canınızı acıtmak, illâ ki bir feryat duymak için kanırtırlar bağrınızdaki hançeri… Susmak güzeldir.


Susmak güzel. Susmak hayırlı. Susmak dostluk alâmeti, yakınlık ve tanıdıklık işâreti… Yabancıya hâl anlatma sıkleti yok dostların yanında, dost hâlden anlar, dostların yanında rahatça susulur. Sâmi Efendi Hazretleri benim dünyama “susmak sohbetleri” ile girmiştir. Hani o, hâl lisânıyla bazı dostlarına:
“-Haydi bir saat susmak sohbeti yapalım.” dermiş de başlarını kalplerine eğip bir saat sükût ederlermiş. Susmak güzeldir.
Yanında susabildiğim dostlara şükür!
Yanımda susan dostlara şükür! ..
Rahmân’ın sözü sözüne değmiş, Kelîmullah olmuş, Mûsâ -Aleyhisselâm-… Deniz ikiye ayrılmış işaret edince… O müthiş mûcizenin vecdi içinde konuşunca karşı yakada, biri:
“-Ne güzel konuştun! ..” deyivermiş. Susmak güzeldir.
Sözden açılmış ilm-i ledün yolculuğunun kapısı:
“-Güzel konuştun ya, güzel susmayı da öğren Kelîm’im! ”
Gemiye binerler, gemi delinir. Çocuk öldürülür. Duvar tamir edilir. Üç tuhaf hadise üç hırçın soru…
“-Sen benimle olmaya sabredemezsin mîrim! ” Susmak güzeldir…
Derler ki, Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî Hazretleri, Hızır makamında, sormamayı başardığı için hâlâ sürmekteymiş yolculukları… Zaman ve mekânın ötesinde, Allâh’ın ilminde… Susmak güzeldir…
Zekeriyyâ peygambere -aleyhisselâm-, bir evlâdın anne-baba için en makbul iki sıfatı ile, “cebbâr ve anîd olmamakla muttasıf” Yahya -aleyhisselâm-’ın müjdesi verildiğinde, üç gün “susmak orucu” emredilmişti. Cebr ve inada karşı susmak… Susmak güzeldir.

Îsâ -aleyhisselâm- Allâh’ın “kelimesi” idi. Doğduğunda Meryem vâlidemize de üç gün “susmak orucu” emredilmişti. Ağır ithamlara karşı kundaktaki bebeği işaret ediyordu. Anne susuyordu, İsâ’sı konuşuyordu. Susmak güzeldir…
Peygamber Efendimiz -Sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile Hazret-i Ebûbekir -Radıyallâhu anh- birlikte iken bir adamın hakâretlerine mâruz kalırlar. Peygamber Efendimiz susar. Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh- bir susar, iki susar, üçüncüde dayanamaz cevap verir adama! .. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yüzü değişmiş bir hâlde oradan uzaklaşır. Sıddîk-ı Ekber koşar peşinden, bin telaş!
“-Biz susarken bir melek o adama aynen cevap veriyordu. Ama sen konuşunca melek sustu.” Susmak güzeldir…
“Kur’ân okunurken susun ki merhamet olunasınız! ..” buyuruyor Cenâb-ı Hak. Kelime “ensitû”; susmanın en uysal, en kaliteli hâli… Susmakla merhamet arasındaki en güzel köprü Kur’ân sesi. Susmak güzeldir.
Su gibi dingin ve usulca… Su gibi lâtif ve azîz… Susmak güzeldir.
Sessizce gelip oturur derviş, eşiğe. Yüzü tâzîmle yönelir göğe… Sükût kıvrım kıvrım yükselir dergâh-ı hâcâta…
Sevda söze dökülünce perişan…
Muhabbet arz olununca yalın…
Aşk ilan edilince arsız…
Susmak güzel…
Yunus Emre başı eşikte… Üveys, Karen’de bir vahada… Hz. Ebûbekir bi’sette, Miraç dönüşünde… Hz. Îsâ, son akşam yemeğinde… Hz. Zekeriyyâ, ağacın içinde… Hz. Ömer b. Hattab diriliş seferinde… Leyla çadırda… Hz. Âişe bekleyişte…
Ve bütün “susmak güzellikleri”, şükür size! ..

Uysal bir denize dönük yüzümüz, kapattığımız gözlerimizle… Fonda Itrî’nin segâh yürük semâisi… Susmak güzeldir
 

Ölüyüm ama mezarda değilim.Diriyim ama hayatta değilim..mevlana



 


Tarih: 12:19, 29/12/2009 Kategori: EN GUZEL ASK SOZLERI , Aşk
Bağlantı

GÜZEL SÖZLER 2

ÖLÜMÜ DAYA DUDAKLARIMA,KARANLIĞI YAMA KIYILARIMA,
SENDEN VAZGEÇEMEM.ÇÜNKÜ SANA NEFESİM DEDİM.

AĞLAMAKLI CÜMLELER KURMUYORUM ,SÖZLERİME TOZ KAÇTI DA.

UNUTMA,VERMEDEN ALINMAZ.

MUTLULUK ,NEGATİF LİMANDAN POZİTİF LİMANA YELKEN AÇMAKTIR.

GURURLANMA EY İNSAN SENDE BİR GÜN ÖLECEKSİN.

SENİ KÜÇÜCÜK YÜREĞİMDE KİZ,KOCAMAN DÜNYAMDA YAŞIYORUM.

SAYDAM CAMLARA SUDAN RESİMLER YAPAR GİBİYİM.

ÖYLE BİRİNİ SEV Kİ,ÇÜNKÜ SÜZ OLSUN.

ÖLÜ BİR DENİZ GİBİ ÇAĞIRIR SESSİZLİĞİN,
ROTASI ÇİZİLMEYEN YOLCULUKLAR GİBİSİN.

GÜCÜNÜ BİLİRMİSİN SÖYLEMEDİKLERİNİN,
O SUSKUNLUĞUN Kİ SEVDAMIN SEBEBİ.

NE ÇARE BU GİTMELER GİTTİĞİNCE YAKINSIN.

ACISINI BİLİR MİSİN HİÇ YAŞANMAMIŞLARIN
O YAŞANMAMIŞLAR Kİ SEVDAMIN SEBEBİ.

BIRAK SÖZCÜKLERİN KAFASI KARIŞMASIN ,
BİR ŞİİRE SIĞAMAYACAK KADAR AĞRILI HARFLERİM.

TUZUNU YARAMA MERHEM DİYE SÜRDÜYSEM ,
SANA OLAN SEVDAMDANDIR,BİLESİN.

SEN,AKTİNDEN ÇOK SONRA GELEN,SEVDALI
BİR YAĞMUR GİBİSİN,ÇİSİL ÇİSİL GÖZLERİMDE.

ÖYLE BİRİNİ SEVDİM Kİ,YÜREĞİME DEĞDİ GÖZLERİ.

ÖYLE BİRİNİ SEVDİM Kİ, TÜM HÜCRELERİMDE
DUYULDU AYAK SESLERİ.

HASRET KAN GİBİ DAMARLARIMDA,
VUSLAT(KAVUŞMAK)HERŞEYE RAĞMEN
AN GİBİ KAPIMIZDA.

 

bir ömür yara diye taşıdığımızdır aşk ..bazen soluk bir yüzde taşınır buğusu bazen yazdır bazende yazdan bir haziran ... oysa ki bilmezler ne yazda saklı ne de yazdan bir haziranda.. sadece tılsım tüter ayaz kalır martın soğunda...

 

Keşke noktalama işaretleri kadar insaflı olsaydı parantez içine sığdırmaya çalıştığımız hayat. Her noktanın ardından cümleler kurabilseydik yeniden.yaşamı virgüllerle uzatabilseydik keşke.Tırnak içine alınmış hayatlarımız olsaydı ve üç nokta koyabilseydik tüm sevgilerin ömrüne ...

 

Benım acelem yok .
Nasılsa geleceksın bir gun.
O zamana kadar ızın sana .
Al hevesını yalan dunyadan .
Sen bıraz daha gezın altın ışıklı sokaklarda.......

 

NE UNUTMAK,NE DE UNUTULMAK ZOR GELİR İNSANA.YILLARCA SEVDANIN PEŞİNE DÜŞÜPTE TERKEDİLMEK YIKAR BEDENİ.KELİMELERE SIĞMAZ ÇEKİLEN ACILAR,ÇİLELER.SARKI OLUR TUM SEVGİLER SEVDALAR.HANİ;BELKİ DİYE AVUTMAK VARDIR YA,HANİ YENİDEN SEVER DİYE BEKLER YA İNSAN,UYKU TUTMAZ YA GECELERİ.ÖZLEMLE HASRETLE RÜYASINA YATAR YA SEVDALI, İŞTE BUDUR İNSANOĞLUNDAKİ SEVGİNİN SADAKATİ!!!

 

 

Darağacına astığım hasretini gözlerindeki ışıkla, karanlık uykulara emanet diye bıraktığım üşüyen tenimi sesindeki sıcaklıkla gecenin dar vaktinde uyandırmak dileğimle..Yoksa yüreğini yolla nefesimi hayattan kesecek kör bıçağım olsun sevgin.Yoksa gözlerini yolla daracağım olsun kirpiklerin..Yolla ki, senin kollarında ölmeyi yüreğim onur bilsin..

 

 

Alışma ßana Ne Yapacağim ßeLLi oLmaZ ßenim. ßuqun Varım, yaRın ßirden yOk oLurum.. Dokunma ßana! Kapanmamiş YaraLarLa doLuyum, 1 yarada sEn açma..Sevme ßeni! yOgun duYquLaRimda kayßoLurSun, tutuştururum. iSteme ßeni! yaSakLarLa boguşursun.EnqeLLerLe doLuyum






HARBI_ASI  
   
HARBI_NAZLI  
  HARBI_NAZLI
Glitter Graphics



 
HARBI_NAZLI  
  HARBI_NAZLI

 
HARBI_NAZLI  
  HARBI_NAZLI

 
HARBI_NAZLI  
  HARBI_NAZLI Bu Resmi Sitene Eklemek İçin Tıkla  
HARBI_NAZLI Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol